Rusçada mecaz anlamı taşıyan kalıplaşmış ifadelere genellikle deyimsel birimler denir. Onların yardımıyla, yalnızca bir kişinin konuşmasını süsleyip daha duygusal hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda yaratıcı potansiyeli geliştirmekÖrneğin, çocuktan mecaz anlamı olan bir cümlenin konusuyla ilgili bir resim çizmesini isteyerek.
Deyimsel birimler hakkında temel bilgiler
Çoğu deyimsel birimin zengin bir geçmişi vardır ve zamanla eskimiştir.
Vinogradov'un (Sovyet bilim adamı ve dil bilimci) genel kabul görmüş sınıflandırmasına göre, Rus dili 3 ana deyimsel birim grubuna sahiptir:
- Konuşma "füzyonları" (ya da deyimler). Bunlar yalnızca özgün cümlede kullanılır, kelimeler yeniden düzenlendiğinde veya kelimelerden biri eşanlamlısıyla değiştirildiğinde anlamlarını yitirirler.

- Konuşma birlikleri. Bunlar, tek tek sözcüklerin anlamından anlam kazanan ve mecazlı olarak yabancı bir dile çevrildiğinde bile bu anlamı koruyan ifade birimleridir.
- Konuşma kombinasyonları. Bunlar aynı bağlamda en sık kullanılan, ancak cümlenin bileşenlerinden biri eşanlamlısıyla değiştirildiğinde bile anlamı değişmeyen deyimsel birimlerdir. Anlamları ayrı bir kelimenin anlamından anlaşılmaktadır.
Resimlerdeki deyimler
8-12 yaş arası çocuklarda görsel algının gelişmesine, bilinen kalıp ifadelerin anlamının tema (ifade biçimleri öğretmen tarafından, belirli bir okul grubu çocuğunun yaşı dikkate alınarak seçilir) üzerine çizilmesi yardımcı olur.
Ayrıca, tartışılan ifadenin nasıl anlaşıldığı (eğer resim öğrenciler tarafından çizilmişse) veya nasıl anlaşılması gerektiği (eğer öğretmen, ifade biriminin anlamını açıklarken hazır, karşılık gelen bir resim göstererek anlamayı kolaylaştırıyorsa) açıkça gösterilir.
2-3-4 sınıflar
İfade birimleri konusuna ilişkin bir çizim - 2-4. sınıf öğrencileri için yüzeysel olmalı ve asgari sayıda bileşenden oluşmalıdır.
Öğretmenin, deyimsel birimin anlamı ve kökeninin yoğunlaştırılmış bir biçimde tarihi hakkında paralel bir hikayesi eşliğinde, bir cümlenin anlamı konusuyla ilgili çizimler öğrencilere gösterilmelidir.
Bir deyimsel birimin çizimi | Tanım |
![]() | Deyim "Bir kedi ağladı" "bir şeyin en az miktarı" anlamına gelir. Şu anda bu kararlı ifadenin kökenine ilişkin en popüler iki ana versiyon bulunmaktadır. Birincisine göre kediler doğuştan gözyaşı kanallarına sahip olmalarına rağmen bunları çok nadir kullanırlar. Bu, onların hayatları boyunca çok az gözyaşı döktükleri anlamına gelir. İkinci rivayete göre ise söz konusu cümle, telaffuzu Rusçaya benzeyen Arapça bir cümleden gelmektedir. Çeviride "az para almaya başlamak" anlamına geliyor. Bu anlam dilbilimciler tarafından “kedi ağladı” söylem kalıbına dönüştürülmüş ve daha sonra genelleştirilmiş bir anlam kazanmıştır. |
![]() | Deyim "Tavuk pençesiyle yazmak gibi" dikkatsizce, okunaksız bir şekilde yazmak anlamına gelir. Dilbilimciler ve filologlar bu cümle öbeğinin kökenine ilişkin iki resmi versiyonu ele almaktadırlar.
Bunlardan birine göre bu tabirin anlamı, tavuğun eski çağlardan beri en aptal ve omurgasız kuşlardan biri olarak kabul edilmesiyle ilgilidir. Notlarını düzgün ve okunaklı tutmayı önemsemeyen kişiler, sınırlı zekâya sahip, aklı kıt kuşlarla özdeşleştirilir. Başka bir versiyona göre ise tavuklar doğal ortamlarında bahçede koşturmaya, bacaklarını düzensiz bir şekilde hareket ettirmeye başlarlar. Kuşlar bu tür hareketler sonucunda yerde okunamayan el yazısıyla yazılmış yazılara benzeyen karalamalar bırakıyorlar. |
![]() | Deyim "Kulaklarını dikmek" bir sesi, konuşmayı, gürültüyü vb. dikkatle dinlemek anlamına gelir.
Söz konusu ifadenin kökenine ilişkin tarihçe, alışılmadık olmasına rağmen son derece yüzeyseldir ve tüm canlıların içgüdüleriyle ilgilidir. Doğada hayvanlar, doğuştan gelen alışkanlıklarının etkisiyle, dışarıdan gelen hışırtıların duyulduğu yöne doğru kulaklarını çevirir, hatta bazı durumlarda tam anlamıyla o yöne doğru asarlar. Bu davranış, vahşi doğada yaşayan canlıların yaklaşan tehlikeyi zamanında tespit etmelerini ve böylece hayatlarını kurtarmalarını sağlar. Kulağı dikilen kişi, aynı zamanda ilgisini çeken sesin kaynağına doğru yönelir. |
![]() | "Islak bir noktada gözler" ifadesi genellikle gözlerinde yaşlar olan, ağlayan kişiye uygulanır.
Bu deyim, hassas bir insanın gözlerinin, ıslak bir yerdeki toprak parçasına benzetilmesinden doğmuştur. Böyle bir alanda, genellikle yoğunlaşma meydana gelir ve bunu, toprak yüzeyindeki veya orada yetişen bitkilerin yüzeyindeki su damlacıklarının varlığına dikkat ederek görsel olarak tespit edebilirsiniz. |
![]() | Deyim "Kendini kontrol altında tut" kişinin duygularını kontrol edebilme, sözlerini ve davranışlarını kontrol edebilme yeteneği anlamına gelir.
Ele alınan cümlede “el” sözcüğünün kullanılması, 19. yüzyılda konuşma dilinde “güç” sözcüğünün eşanlamlısı olarak kullanılmasıyla açıklanmaktadır (örneğin, “Büyük bir eli var” cümlesi, söz konusu kişinin büyük bir güce sahip olduğu anlamına geliyordu). Duygularla başa çıkabilme yeteneği, kişinin onları kontrol edebilme ve yönetebilme yeteneğine sahip olmasını gerektirir. |
![]() | "Soytarı" tanımı Genellikle kendisiyle sık sık dalga geçen kişi için kullanılır. Bu deyimsel birimin varoluş tarihi Antik Roma'ya kadar uzanmaktadır.
Burada hükümdarları eğlendiren kişiler gösterilerinde içleri bezelye dolu çıngıraklar kullanırlardı. Bezelye motiflerinin modası Rusya'ya ulaşınca, soytarılar daha büyük bir etki yaratmak için giysilerini bezelye samanıyla tamamlamaya başladılar ve bunun için de "bezelye soytarısı" lakabını aldılar. |
![]() | "Bir bakladaki iki bezelye gibi" ifadesi Genellikle birbirine çok benzeyen bir şeyden bahsederken kullanılır.
Bu kalıplaşmış ifade, aynı musluktan veya doğal bir kaynaktan akan su damlalarının görünümünün görsel olarak karşılaştırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu tür damlalar sadece şekil olarak değil, aynı zamanda renk, koku, yoğunluk ve hatta kimyasal bileşim olarak da aynıdır. |
5-6. sınıflar
Deyimsel birimler konusu üzerine bir çizim - ortaokul öğrencileri için, daha genç nesil için örneklendirmesi veya yüzeysel anlamı eğlenceli olacak bir tanesini seçmek gerekir.
5-6. sınıf öğrencileri, öğretmenin seslendirdiği anlam tanımına dayanarak, kalıplaşmış ifadelerin anlamı konusunda bağımsız olarak böyle bir çizim yapabilirler.
Bir deyimsel birimin çizimi | Tanım |
![]() | "Dilini dışarıda tutarak koş" ifadesi Bir kişinin çok yorgun olması bağlamında kullanılır. Bu deyimsel birimin kökeninin tarihi, köpeğin davranışıyla ilgili çağrışımlarla bağlantılıdır. Bir hayvan bir yere hızla koştuğunda, vücut ısısının aniden artması nedeniyle dilini dışarı çıkararak serinlemeye ve böylece durumunu normale döndürmeye çalışır. |
![]() | Deyim "Göz atmak" "alışılmadık görünümüyle başkalarının dikkatini çekmek" anlamında kullanılırdı.
Bu tabir, "gözler"in ayrı bir organ olarak değil, bir bütün olarak görme olarak düşünüldüğü gerçek anlamından betimleyici bir anlam kazanmıştır. |
![]() | "Yanlış ayakla kalkmak" ifadesi Sinirli, saldırgan ve kötü ruh halinde olan bir kişiden bahsederken konuşmada kullanılır.
Durağan cümlenin ortaya çıkış tarihi, eski çağlarda insanların “sağ”ın hoş, doğru, iyi, “sol”un ise kötü, şer, yasadışı olduğu anlayışıyla ilişkilidir. Kişi sabah yatağın ters tarafından kalkarsa günü iyi geçmeyecektir, çevresindekileri kıracak ve kendisine yöneltilen sözlere karşı aşırı hassaslaşacaktır. |
![]() | "Hatırlamak" deyimi "bir ömür boyu hatırlamak" anlamına gelir.
Eski zamanlarda, sahibinin not defteri görevi gören kompakt tahta bir tahtaya burun denmesiyle konuşmada kullanılmaya başlanmıştır. Gerektiğinde üzerine önemli bilgileri yazabilmek için onu daima yanlarında taşırlardı. |
![]() | "Anneannem iki kelimeyle söyledi" ifadesi Bir kişinin kendisi hakkında tam olarak emin olmadığı bir şey hakkında konuşurken kullandığı bir ifade.
Deyimsel birimin kökeninin tarihi, daha önce büyükannelerin, kendilerine göre geleceği tahmin edebilen kadınlar olduğu gerçeğiyle bağlantılıdır. Çoğunun aslında böyle bir yeteneği yoktu, bu yüzden itibarlarını zedelememek için, kişinin sorduğu soruya ayrıntı vermeden, belirsiz tahminlerde bulunuyorlardı. |
![]() | Deyim "Hiçbir iz kalmadı" Başkalarının gözünden sessizce kaçıp kurtulan bir kişiden bahsederken kullanılır.
Bu tabir avcıların bir nevi mesleki söz dağarcığı olan bir tabirden gelmektedir. Avcılar, yakın zamanda bırakılmış ve üzerinde hayvanın kokusunu taşıyan ize "sıcak" adını verirler; bu koku, tazıların avlarını bulmak için kullanabileceği bir şeydir. Eğer iz çoktan soğumuşsa, bu durum tazılar için bilgilendirici olmayacaktır; bu da kaçan yaratığı bulmanın imkansız olduğu anlamına gelir. |
![]() | Deyim "Başınla arkadaş ol" Akıllı, yeterli, karar alırken duygulardan çok sağduyusuyla hareket eden bir kişiden bahsederken konuşma dilinde kullanılır.
Bu kalıplaşmış ifadenin ortaya çıkışı doğrudan anlamıyla bağlantılıdır. Dostluk, sevdiğiniz kişiye karşı dikkatli bir tutum sergilemek, onun fikrini dinlemek ve yaşam yolunda karşınıza çıkan zorlukların üstesinden gelmek için koordineli bir şekilde çalışmak anlamına gelir. |
![]() | "Burundan tutarak yönlendirmek" ifadesi "aldatmak, muhatabı bilerek yanıltmak" anlamına gelir. Kökeninin tarihine dair 2 versiyon bulunmaktadır.
Bir versiyona göre bu deyim, Antik Yunan'da hayvanın burnuna özel bir halka takılarak ucuna bir ip bağlanarak uygulanan bir hayvan kontrol yöntemiyle ilişkilendirilir. İpi sıkarak veya gevşeterek kişi hayvana o an nasıl davranması gerektiğini işaret ediyordu. İkinci versiyona göre ise, bir kimseyi burnundan tutarak yönlendiren kişi, ayılarla gösteri düzenlemek için burnuna halka takan ve onu tasmayla gezdirerek etrafındakileri eğlendiren çingenelere benzetilmektedir. |
![]() | "Yağmur yağıyor" cümlesini ayarlayın şiddetli bir yağmur sırasında damlaların birleşerek tek bir akış halinde aktığı, bir kovanın içindekilerin dökülmesiyle oluşan akışa benzer bir akış meydana geldiği anlatılırken kullanılır.
Efsaneye göre, bir gün Eski Rusya'nın ünlü bir bilgesi bir kovadan suyla ıslatılır ve birkaç saat sonra şiddetli bir yağmur başlar. Filozof daha sonra yaşadıklarını anlatırken, yağmura yakalandığında üzerine kovadan su döküldüğünde hissettiği duyguların aynısını yaşadığını söyledi. |
![]() | Deyim "Kedinin kuyruğunu çek" başlangıçta yıldırım hızında karar alma anlamına geliyordu.
Daha sonra 1924'te tam tersi anlamda kullanılmaya başlandı: "bir karar vermeyi veya bir eylemi geciktirmek, sinirlenmek, sinirlerin gerilmesi ve tatsız deneyimlerle karşılaşmak." Anlamın bu şekilde dönüşmesinin açıklaması, bir kişinin gerçek anlamda bir kedinin kuyruğunu çekmek istemesi durumunda, hayvanın dikkatini dağıtmaya çalışarak, onun hoşnutsuzluğunun ifadesini yumuşatmaya çalışarak yavaş hareket etmesi gerektiği gerçeğine dayanır. |
Duygular ve hisler hakkında çocuk çizimleri
Deyimler yetişkinlerin duygularını kültürel bir biçimde ifade etmelerine yardımcı olur; bu da çoğu zaman olumsuz çağrışımlara yol açar.
Çocuklara içsel durumları hakkında düşünme fırsatı vermek için, dışarıdan kimseyi dahil etmeden çizim yapmalarını önermek önerilir.
Çalışma aşağıdaki şekilde organize edilmelidir:
- Çocuğunuz için bir çalışma alanı hazırlayın; masanın üzerine birkaç sayfa kağıt, kalem, keçeli kalem ve boya koyun.
- Başkalarının duygularını betimleyen çizimlere birkaç örnek gösterin (örneğin, güneş iyi bir ruh halinin, yağmur kötü bir ruh halinin sembolüdür, vb.).
- Öğrenciden kendi iç dünyasının resmini bağımsız olarak yaratmasını isteyin.
- Ortaya çıkan görüntüyü yorumlayın ve gerekirse çocuğunuzla onu neyin endişelendirdiğini veya üzdüğünü tartışın.
Böyle bir oyunun sonucunda çeşitli çizimler elde edilebilir:
Çocuk çizimi | Kısa açıklama |
![]() | Kendisini sevdikleriyle çevrili olarak tasvir eden bir çocuk, hayatının mutlu ve uyumlu olduğunu düşünür. Ailenin tüm fertlerinden yeterli ilgiyi görüyor ve herkesin bir araya gelmesinden mutluluk duyuyor. Arkaplanda bulut kalıntılarının olduğu bir gökkuşağı, çocuğun yakın geçmişte olumsuz bir deneyim yaşadığını gösterir. Bu, anne babayla bir kavga veya okulda düşük not almak olabilir. Geçmişe rağmen çocuğun şu anki ruh hali iyidir, hayata bakışı iyidir ve ruhsal durumu stabildir. |
![]() | İçsel ruh halini gün batımıyla ilişkilendiren bir okul çocuğu, büyük ihtimalle çevresinde olup bitenlerden bıkmıştır.
İletişim kurmak istemiyor, anne ve babasından bile yakın ilgi görmeyi tercih ediyor. Bu çocuk, içinde bulunduğu durumu değiştirmek istese de, birikmiş yorgunluğun geçici bir durum olduğunu anlayarak, kendini şu an mutsuz hissetmez. |
![]() | Kendini yırtıcı köpekbalıkları arasında rengarenk bir balık olarak çizen çocuk, bir kişiden korkmaktadır.
Eğer bir okul çocuğu yakın zamanda anne-babasıyla veya öğretmeniyle bir çatışma yaşadıysa, büyüyen insanın psikolojik rahatlığı için bu durumu çözmek, çocuğun konuşmasına ve kendi bakış açısını açıklamasına izin vermek gerekir. Yetişkinlerle olumsuz bir deneyim yaşanmamışsa çocuğun bulunduğu ortama dikkat edilmesi önerilir. Belki de büyük çocuklar tarafından baskı veya zorbalığa uğruyor olabilir. |
![]() | Birinci tekil şahıs olarak resim çizen, kendisini anne babasıyla birlikte televizyon karşısında otururken hayal eden çocuk, ailesiyle geçirdiği zamana değer verir, ancak yetişkinlerden ciddi bir ilgi eksikliği hisseder.
Annesi ve babası onun için her zaman meşguldür ve çok uzaktadırlar. Çocuğun içsel kaygısını yatıştırmak için ebeveynlerin günlük rutinlerini, oğlu veya kızıyla kaliteli zaman geçirebilecekleri şekilde ayarlamaları gerekir. |
Bir kişinin konuşmasında yerinde kullanılan ifade birimleri, sadece onun zekasının ve eğitiminin bir işareti olarak kabul edilmez, aynı zamanda gerektiğinde muhatap ile yapılan bir konuşma sırasında duyguların daha net ifade edilmesine yardımcı olur.
İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin kalıplaşmış ifadelerin anlamı konusunda çizdikleri çizimler, belirli bir konuşma biçiminin anlamını net bir şekilde ortaya koyarak anlamını hatırlamaya yardımcı oluyor. Çocuğunuz bu resimleri kendisi çizebilecek, böylece duygularını kağıda dökebilecek ve zihinsel ve duygusal olarak rahatlayabilecektir.
Deyimsel birimlere dayalı çizimler hakkında video
Deyimsel birimler konusuna ilişkin resimler: